Uzaktan çalışma ilk bakışta çalışan için avantajlı ve hayatı kolaylaştırıcı görülebiliyor. Ancak ülkemizde işveren tarafından karşılanması gereken ofis, internet, iletişim araçlarının, yemek giderinin yükünün de genellikle çalışanın omuzlarına yüklendiği bir çalışma şekline dönüştüğünü söylemek mümkün. Uzaktan çalışma modeli, özel hayatın sınırlarını bulanıklaştırarak çalışanların yaşamını işgal ediyor; evin bir kısmı işverenin bedelini ödemediği işyeri haline geliyor. Çalışanla birlikte aile bireylerinin de evdeki yaşamı kısıtlanıyor.
Seçil Karaoğlu-Neziha Kartal-Nazlı Sal,07.06.2024

Özellikle pandemi ve sonrası dönemde ülkemizde de yaygınlaşan uzaktan çalışma, çalışanla birlikte aile bireylerini de kuşatan olumsuz yanlarıyla gerek psikolojik gerekse maddi açıdan ağır ve yıpratıcı bir çalışma biçimine dönüşüyor. Avrupa’da ve bazı ülkelerde uzaktan çalışanların hakları çeşitli düzenlemelerle korunuyor.

Evden çalışmak çalışan için bir kazanç mı?

Uzaktan çalışma ile evlerinin bir kısmını işyerine dönüştüren, aile bireylerinin de evdeki yaşamı kısıtlanan çalışanlar bu koşullarda çalışmanın ağır bir yüke dönüştüğünü belirtiyor. Uzaktan çalışanların evi işyeri gibi kullanmaları nedeniyle aile bireylerinin evdeki özgürlükleri kısıtlanıyor; çalışanların eş ve çocuklarının evde arkadaşları ile zaman geçirmeleri bile mümkün olamıyor.

Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik, bu sistemde çalışanların özel hayatlarının da işgal edildiğini, işveren açısından maliyetlerin azaldığını, çalışanın ise işverene ait maliyetlerin bir kısmını üstlenmek durumunda olduğunu ifade ediyor.

Ev işyerine dönüşüyor, aile bireylerinin yaşamı kısıtlanıyor

Uzaktan çalışma, işin doğrudan belirli bir mekânda yapılması gerekmeyen işlerde yaygınlaşıyor. Eğitim, tasarım, medyada özellikle tasarım işlerinde, yazı işlerinde, haber meselelerinde, program yazımında ve benzerinde bilgi iletişim işlerinde olduğu gibi. Prof. Dr. Çelik “Uzaktan çalışma sistemi, çalışanın bir mekân olarak iş yerine gitmeden ve fiziki bir ulaşım meselesi, bir ofis olmadan bir işverenin emrinde çalışmasıdır. Fakat mekân unsuru gevşiyor. İşyeri kavramı burada esniyor. Yani bu çalışanın evi olabiliyor, bir kafe olabiliyor, dışarıda bir yer olabiliyor” diye vurguluyor.

İş, özel yaşamı kuşatıyor

Bu çalışma şeklinin olumlu görünen yanlarını “Uzaktan çalışmanın ya da tele çalışmanın en sevilen tarafı şu; çalışan işe gitmiyor,yolda zaman harcamıyor, evindeki mekânda çalışmış oluyor gibi uzaktan bakıldığında sevimli gözüken tarafı var.” diye özetleyen Çelik, her esnek çalışmanın yararlı olduğunu söylemenin mümkün olmadığını ifade ediyor. Çünkü çalışanın evi işyeri haline geliyor. Bu da işin özel yaşamı kuşatması anlamına geliyor. Sadece kendisi değil, aile bireylerinin de işle ilişkisi ortaya çıkıyor.

Çalışanın evi işveren için bedelini ödemediği bir işyerine dönüşüyor

Bilgisayar, bilgisayar programları, çeşitli iletişim araçları, internet paketleri gibi iş araçlarının nasıl sağlanacağının iş sözleşmesiyle belirlenmesi gerekiyor. Uzmanlar, bunların sözleşmede belirlenmemesi ya da işverenin bunları kabul etmemesi durumunda çalışana maliyet olarak yansıyacağını söylüyor. Aynı durum yemek ve ulaşım maliyetleri için de geçerli oluyor. Ofiste çalışırken yemeği ve ulaşımı karşılayan işveren, çoğu zaman uzaktan çalışmada yemek ve elektrik gibi birçok maliyeti görmezden gelebiliyor. İşveren maliyetlerden kurtulurken çalışanın maliyeti artıyor. Uzaktan çalışmanın işverene daha fazla yararı olduğunu belirten Prof. Dr. Çelik bu durumu şöyle açıklıyor:

“İşveren ofisine gittiğinizde size ofis ya da fabrika ve iş araçları sağlamak zorunda. Uzaktan çalışmada bunlar belirsizleşiyor. Mesela artık ofis ya da fabrika söz konusu değil işveren açısından. Onun maliyetinden kurtuluyor ama sizin kiranızın bir bölümünü ödüyor mu? Çünkü siz o evin bir odasını çalışma mekânı olarak kullanıyorsunuz. Dolayısıyla işveren açısından bu sevimli bir şey. Çünkü ofis maliyetlerini azaltıyor. Küçülen şirketlerin çok önemli bir bölümü artık ofis kullanmıyor. Bunun yerine ortak ofis kullanıyorlar. Dolayısıyla siz evin bir bölümünü belli sürelerle işyeri olarak kullandığınızda burada karşınıza çıkacak sorun kira maliyeti ya da oranın maliyeti. Sabit harcamaları, elektrik, ısınma ve benzeri bunlar tümüyle- eğer özel bir sözleşme yoksa bunları işverenin karşılamasına dair- çalışanın cebinden çıkıyor. Dolayısıyla çalışan açısından dezavantaj, işveren açısından avantaj haline geliyor.”

Uzaktan çalışan her zaman erişilebilir oluyor

Uzaktan çalışma ile çalışma saatlerinin esnetilmesine vurgu yapan Çelik, bu süreçte en sıkıntılı konulardan birinin işverenin çalışana mesai saatleri dışında da rahatlıkla erişebilmesi olduğunun altını çiziyor:
“En önemlisi de şu, bir ofis ya da fabrika çalışmasında, çalışma saatleri dışındaki çalışmanız fazla çalışmadır ama şimdi iletişim araçları vesilesiyle, her an her yerde çalışana ulaşmak mümkün. Ancak çalışanın, çalışma saatleri dışında erişilmeme hakkı vardır. İşveren onu çalışma saatleri dışında arayıp yeni bir işi kendi iradesi dışında yaptıramamalıdır.”

Türkiye’deki hükümler koruyucu değil

Prof. Dr. Çelik’e göre uzaktan çalışma büyük ölçüde işverenlerin lehine sonuçlar doğuruyor ve bu çalışma biçiminin çalışanı koruyucu biçimde düzenlenmesi gerekiyor. Pandemi döneminde Türkiye’de çıkarılan uzaktan çalışma düzenlemeleri yeterli değil ve bu yönetmelikteki hükümler çalışanları koruyucu nitelikte değil.

2021 yılında yayınlanan Uzaktan Çalışma Yönetmeliği, uzaktan çalışmanın şartlarını büyük ölçüde çalışanla işveren arasında yapılacak sözleşmeye bırakıyor. Gerekli malzeme ve iş araçlarının sağlanması, bakım ve onarımı, işin yerine getirilmesi için gereken zorunlu giderlerin karşılanması, çalışma aralığı ve süresi, iletişimin yöntemi ve zaman aralığı çalışan ile işveren arasındaki sözleşmeye bırakılıyor. Uzaktan çalışmaya ilişkin düzenlemelerin ayrıntılı olarak belirlenmesi ve mevzuatta koruyucu düzenleme olarak yer alması gerekiyor.

Avrupa Birliği ülkelerinde hem mevzuat hem de toplu sözleşmelerle uzaktan çalışmayı koruyucu düzenlemeler bulunduğunu aktaran Çelik, uzaktan çalışma ve erişilmeme hakkı meselesinin toplu sözleşmelerde yer aldığını söylüyor. Avrupa’da Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Kolombiya, Hırvatistan, Fransa, Hollanda, İspanya, Slovenya, Slovakya gibi ülkelerde doğrudan uzaktan çalışma mevzuatları bulunuyor. Birleşik Krallık, Portekiz, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, İtalya, Lüksemburg ve Almanya gibi ülkelerde ise iş kanunu ve çeşitli yasalarda uzaktan çalışma yöntemine dair düzenleyici hükümler yer alıyor.

Sendikaların gündeminde değil

Avrupa’da sendikaların bu konuyu gündemlerine aldığını ancak, Türkiye'de henüz uzaktan çalışma konusunun sendikaların gündeminde önemli bir yer tutmadığını belirten Çelik, bu durumu sendikaların uzaktan çalışan üyelerinin sınırlı olmasına bağlıyor. TÜRK-İŞ’in 2021 yılında yayınladığı çalışmada dezavantajlar şu şekilde sıralanıyor; çalışanların statülerinin belirsizliği, örgütsel öğrenme düzeyini azaltması, iş doyumunun azalması, ekonomik kayıplar, gelirin azalması, sağlık ve bakım sorunları, işsizlik kaygısı, iş etiğine dair sorunlar, psiko-sosyal sorunlar ve yaşam tarzı değişimi. Hem Prof. Dr. Aziz Çelik’in söyledikleri hem uzaktan çalışma mevzuatındaki maddeleri, hem de TÜRK-İŞ’in çalışmasında görüldüğü üzere Türkiye uzaktan çalışma konusunda uygulamada hızlı davranırken, düzenleme konusunda yine yavaştan alıyor.

#uzaktançalışma #ulaşılmamahakkı #evdençalışma #işçihakları #beyaz yaka